Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ağrı Doğu Turizm, bir internet sitesi açmanın zamanı gelmedi mi sence de?

Google Analytics diye bir hadise var. Bu sayfada kurulu mesela, benim için bu sayfanın ziyaretçi istatistiklerini tutuyor. Günde kaç kişi girmiş, bu kişiler hangi şehirlerden vb. gibi. Endişelenmeyin, IP numaralarını falan göstermiyor. Onu gösteren tracker'lar da mevcut bu arada, ama ben kullanmıyorum, öyle bir veriye ihtiyacım yok. Her neyse, bu istatistikler arasında benim arada bir bakmaktan en çok zevk aldığım istatistik ise anahtar kelimeler. Yani arama motorlarında arandığı zaman sonuç sayfasında benim blogumun çıktığı kelimeler. İstatistiklerde yer alması için kullanıcının linke tıklaması gerekiyor. Son bir ay içinde en çok aranıp bu bloga ulaştıran kelime ise "Ağrı Doğu Turizm" . Tam 11 defa insanlar Ağrı Doğu Turizm'i ararken bu bloga gelmişler. Görülen o ki, Ağrı Doğu Turizm'in internet sitesi için yoğun bir talep mevcut. Ayrıca, yine son bir ay içinde en çok aranan ikinci kelime ise "Kafkas Kars Seyahat" , sekiz defa. Buradan da anlıyoruz

"Saç mı sakal mı abi?"

Bir haftayı aşkın süredir !f istanbul'u takip ediyorum. Volda'da olduğumdan dolayı 2007'de hem !f'i, hem de İstanbul Film Festivali'ni kaçırmış ve üzüntüye gark olmuştum. Neyse ki, döndükten birkaç ay sonra önce Filmekimi, ardından da Antalya Altın Portakal festival açlığımı gidermiş oldu. Festival dönemlerini seviyorum. Normal zamanlarda çok sık sinemaya gidemiyorum bir süredir. Ama festival dönemlerinde özel olarak o iki haftayı ayırmak, "Amaan, ders de neymiş, sinemaya giderim ben" demek güzel şeyler. Ya aslında konuyu dağıttım biraz, bu seneki !f ile ilgili bir özet yazacağım aslında, muhtemelen perşembe en son filmimi izledikten sonra yazarım. Festival dolayısıyla hazır sinemaya gitme gazına girmişken Çimen aradı bugün, ki kendisi Tim Burton & Johnny Depp ortaklığı borsaya açılsa %51 hissesini hiç düşünmeden alacak bir kişidir, "Sweeney Todd'a gidelim" dedi, "Tamam" dedim. Festival haftası sinema konusunda kışkırtılmaya

Hristiyan din adamları artık güvende...

Bir olay olur, gözünüzle görür şahit olursunuz ama yine de böyle bir şeyin olduğunu anlayamazsınız ya, bir anlam veremezsiniz. "Nasıl yani?" dersiniz ve bir süre bir şey diyemez, sonra tekrar "Ya ama, nasıl yani?" dersiniz ve bu böyle gider... MSN Messenger'da "rahip" kelimesi sansürlendi. Az önce Alper'le denedik, gerçekten de içinde "rahip" kelimesi geçen mesajlar karşı tarafa ulaşmıyor. Ne mutlu bize, artık kimse rahip öldüremeyecek. "Haham" da yasaklansın... Konuyla ilgili linkler: Habertürk: Sansür, MSN'e de girdi ShiftDelete.Net: Microsoft'tan "Rahip" Açıklaması Bu arada, Microsoft'un açıklaması da bana olayın kendisi kadar saçma geldi. Ona da bir anlam veremedim. Bu olayın herhangi bir kısmına aklı basan birileri varsa rica ediyorum açıklasın... EK (18/2/08 - 23:19): Olayı biraz daha araştırdım. Olay cidden de güvenlik sebepliymiş. Virüslü sitelere link veren mesajları engellemek için Micr

Tombe la neige, tu ne viendras pas ce soir

Güneş doğmamış zaten, hava da soğuk. Bir de kar yağmaya başlıyor lapa lapa. Kafanı yukarı kaldırıp "Arkadaşım, nisandayız! Sen ne karından bahsediyorsun?" diye itiraz etmek istiyorsun, edemiyorsun. Kuzeydesin... Bu satırlar geldi geçenlerde aklıma, İstanbul'da kar yağarken. 11 Nisan 2007 sabahı Helsinki Garı'nın önünde havaalanı otobüsünü beklerken karalamıştım defterime. Saat sabahın beşini biraz geçiyordu. Bu seyahatin fotoğraflarını koymuştum geçenlerde flickr sayfama . O fotoğraflara eşlik etmesi için yazdığım bir gezi yazısı da vardı. Bizim fakültedeki arkadaşlar Milliyet'in Gencim ekini hazırlarken kullanmışlardı. Aslında bir ara üşenmesem de o yazıyı düzenleyip buraya koysam... Diğer seyahatlerimin fotoğraflarını da düzenlesem de flickr sayfama koysam... Odamı da toplasam... İnsanlar da el ele tutuşsa... Hayat da bayram olsa...

6

Ya bir şarkıya takıldım yine şu günlerde. İnsan bazı şarkıların sözlerinde falan kendini bulur ya, bu şarkıda o kadar öyle oldu ki, sözlerini dinledikten sonra neredeyse şüpheye düştüm "Ulan acaba ben mi yazdım bu şarkıyı..?" diye. Hayat işte, ne garip...

Şimdi kısa başlıklarla haberlere geçiyoruz...

1. Palandöken'den döndüm. 5 gün boyunca dolu dolu kayıp, özellikle dördüncü ve beşinci günümde başlayan heyecan ve alternatif rota arayışlarımın sonucunda yaşadığım düşüşlerin getirdiği çeşitli kas ağrılarıyla geldim İstanbul'a. Ha bir de dört yerinden patlattığım ve her gün bir kısmını dikmekle uğraştığım kayak pantolonum var tabii. Özellikle dördüncü gün güzel kaydım. Gondol isimli liftten aşağıya kadar mümkün olan en kısa yoldan -tamamı pist olmayacak şekilde- inerken bir yuvarlandım bol karlı bir kısımda. Pistte değildim o sırada, bakir bayırlardan aşağı vurmaktaydım kendimi. Aynı günün ilerleyen saatlerinde, ormana dalmış ağaçların arasından kayarken önümde ilerlemekte olan sevgili Sadun'un bir ağaca çarpması sebebiyle hızlı bir şekilde rota değiştirmek zorunda kaldım. Kontrollü bir biçimde piste çıkmaya çalışırken kara saplanıp piste fırladım kafa üstü, boynum ağrıyor. Sadun kendi blogunda bahseder mi bilmiyorum ama, kendisi durumu anlatırken, ağaca çarpıp düşmesi

Bir gün facebook'a erişim engellense, internette sansüre karşı milyonlar sokağa dökülür mü acaba?

"Facebook is a social utility that connects you with the people around you." Hayır şimdi, çevremdeki insanlar diyorsun da, ben zaten çevremdeki insanlarla iletişim içindeyim. Bu insanların neredeyse hepsinin evlerini biliyorum, cep telefonumdan arıyorum, mail atıyorum, olmadı MSN'de konuşuyorum. Çevremde olup da facebook kullanmadığım için iletişim kuramadığım bir insan evladı mevcut değil açıkçası. Klasik ilkokul arkadaşlarını bulma geyiği: Yahu, geçen seneye kadar kim "İlkokul arkadaşlarım ne oldu acaba?" diye düşünüp o insanları bulamadığından şikayet ediyordu? Böyle bir eksik vardı hayatımızda da ben mi farkında değildim? Yani, sonuçta ben geçmişte tanıdığım bir sürü insanla bağlantımı kopardıysam bunun bir sebebi var demektir. Atıyorum, ortaokuldaki servis arkadaşım Hilmi'yle [Gerçek isim kullanılmamıştır.] yıllardır görüşmüyorum, pişman değilim. Diğer taraftan yine ortaokuldaki sınıf arkadaşım Çimen'le [Bu gerçek isim] az önce telefonda konuş

Shush!

Do cities ever sleep? Sometimes they do. It's mostly a quick nap though. Have you ever witnessed to that tiny little slice of time, which is not night nor day? That is when the city sleeps. And just so you know, it doesn't happen everynight. Only, once in a while. Should you ever see the city asleep, just try to listen and don't make any noise. Because there are things that none can hear while the city's awake...