Son zamanlarda dikkatimi çekti ki, blog da aslında böyle bir duruma gelmeye başlamış. Online bir topluluk (community) hâline gelmeye başlamış blog yazarları, hatta yurtdışındaki blog yazarlarının sendika kurmayı düşündüklerine dair bir haber bile okudum.
Ben, kendi adıma, iletişimin hiçbir türünü yüzyüze iletişim kadar sağlıklı bulmuyorum. Hatta, genel anlamda hayatımda pek çok şeyin doğrudan, olduğu gibi, sade olmasını tercih etmişimdir.
Neyse, neden yazdığım sanırım şimdilik çok önemli değil. Sanırım kendimi ifade edecek yeni mecralar aramaya başladım, en kolayı da bu göründü... Bu arada, "Neden Norwegian Ridgeback?" sorusu gelir belki, onu cevaplayayım. 2007 senesinin başında Erasmus öğrenci değişim programı kapsamında Norveç'e gittim, bir eğitim dönemini orada geçirdim. Blog'u da o zaman almıştım, oradayken yazarım diye. Olmadı. Alırken de bu ismi uygun görmüştüm. Harry Potter'ı ingilizce okumuş olanlar hatırlar. Türkçe kitaplarda da sanırım Norveç Pütürlüsü diye geçen bir ejderha türü.
Bu arada, ejderhalardan bahsetmişken, beni blog yazma konusunda en çok iten sevgili dostum Çimen'den ve
onun harikulade bahçesinden bahsetmezsem olmaz. Muhtemelen, lansman kampanyası yapılana kadar, bu blogun ilk ve tek okuyucusu da o olacaktır (:Evet, sanırım şimdilik bu kadar, umarım gerisi gelir. Buraya kadar okuyanlara sabırlarından dolayı teşekkür ederim.
Sevgiler.
NOT: Bu yazı 25 Eylül 2007 tarihinde değiştirilmiştir.
Bloguna tesadufen ulastim
YanıtlaSilBasarili bir blog gerçekten , hem turkçemi gelistirdi:) hemde farkli bir stilin var ;)ve bu çok nadir bishey:p
Begenilen bloglarim arasina koycam;)
Mehmet Lyon'dan
Theturkishdream.blogspot.com
beğendiğine sevindim, çok teşekkür ederim... tekrar bekleriz (:
YanıtlaSil