Bilen biliyor, pek tadım yok şu sıralar -biliyorum, "şu sıralar" lafı biraz muğlak oldu (: -. Yaşamaktan da keyif aldığım söylenemez. Nejat Yavaşoğulları da o karga gibi sesiyle "Yaşamaya mecbursun" diye bağırıyor ama sebebini söylemiyor. Bir öğrensem rahatlayacağım ama...
Her neyse, ben günlerimi "Yaşamımın tekrar bir anlamı olacak mı?", "Bir gün eskiden olduğum kadar keyifli bir insan olabilecek miyim?", "Amerikan senaryo yazarlarının grevi ne zaman bitecek?" gibi sorularla geçirirken yaş geldi 24 oldu.
Sessiz, sakin ve olaysız bir şekilde bu durumu göz ardı etmeyi düşünüyordum, ama arkadaşlarım pek izin vermediler. Benim varoluşumu olumlu bir çerçevede değerlendirenler hâlâ varmış demek ki (:
Başta dün akşamı "A night to remember" kategorisine yollayan arkadaşlarım (ve abim) olmak üzere,
- dün çeşitli sebeplerle yanımda olamasa da telefon, SMS, e-mail yollarıyla doğumgünümü kutlayan arkadaşlarıma,
- takvime yanlış bakıp altı gün öncesinden kutlamaya başlayan arkadaşlarıma, (:
- unutup da bugün kutlayan arkadaşlarıma,
- ve unutup da hiç kutlamayan arkadaşlarıma, [Olay yaratmaya gerek yok (: ]
kısasa kısas demek, hadi bakalım (: ya aslında ben senin doğumgününü unuttuğumu fark ettikten sonra "bari 22 ekim'de kutlayayım, sevimlilikle kurtarmaya çalışırım" demiştim ama sonra onu da unuttum işte (:
YanıtlaSilo değil de, ben esas doğumgünü benimkiyle aynı olan bir dostunkini unuttum ki, feci utanıyorum...